deneysel hezeyanlar:Aa(BİG A little a)
brooklyn'de oldukça tanınmış bir grup Aa(big A litle a),gigantic records etiketiyle piyasaya sürdükleri 'gAame' isimli son çalışmaları bir cd ve bir dvd'den oluşuyor.her parça için özel klipler hazırlamışlar.parçayı dinlerken hipnotik görüntülerle kendinizden geçiyorsunuz.3 davul seti ve üç davulcunun olması grubun ritme ne kadar önem verdiğinin kanıtı.tabii ki bi sürü elektronik ıvır zıvır yardımıyla oldukça deneysel çoğu zaman gürültülü tuhaf bir müzik sunuyorlar bizlere.animal collective dinleyip seven birisi bu grubu da mutlaka sevecektir.ama asıl kaçırmamanız gereken olay grubun 2003 yılında lucky dragons ve wrist+pistols ile birlikte kaydettikleri 'hawks and sparrows cd project'çalışması.aşağıdaki linkten tüm albümü indirebilirsiniz.anarşistlere ve tüm barış yanlılarına.
hawks and sparrows cd project
Aa thirteen mp3
myspace Aa
hakiki rock kokusu:gilkicker
Portsmouth'ta filizlenen Londra'da büyüyen grup Gilkicker,NME onayını da aldıktan sonra hayran sayısını arttırmaya devam ediyor.daha albümleri bile yok piyasada ve iki yıl önce kurulmuş çok taze bir grup gilkicker.yaptıkları müzik ise daima tuhaf bir hüzün şekillendiriyor beyninizde.50 ve 60'lı yılların yakınından bile geçmemiş bu delikanlıların old school rock kulvarında bu kadar başarılı olabilmeleri şaşırtıyor bizleri.birçok grubun tercih ettiği elektronik bilmemneyinden uzak samimi ve sıcak şarkılara sahipler.umarım siz de seversiniz.
mp3=love my girl
mp3=celebrity b-side
mp3=filthy lucre five
mp3=if shes the one
the besties:pek şeker üçlü
28 hafta sonra filminin müzikleri içinde yeralmaları nedeniyle dikkatimizi çeken The
Besties New York'ta eski bir örgü fabrikasında yaşıyorlar.Marisa ile Kelly vokal ve klavyede,Rikky gitarda işi pek güzel götürüyorlar.Belle and Sebastian tarzında sevimli,tatlı melodiler için linkler aşağıda...
prison song mp3
space song mp3
birthday song mp3
western song mp3
pirate song mp3
buyrun bir ikili daha:zZz
şimdi de Amsterdam'da bir bodrum katındayız.Björn Ottenheim ve Daan Schinkel ikilisinin elli dolarlık eski bir klise orgu ve basit bir davul setiyle icra ettikleri müziğe kulak veriyoruz.psychedelic electro wave olarak isimlendirdikleri müziklerinde kimi zaman Ian Curtis tarzı vokalleri, çoğu zaman ray manzarek'in org çalışını hisseder gibi oluyoruz.onları dinlediğimizde ilk aklımıza gelen New York'lu krautrock ikilisi Silver Apples oldu.mayıs 2005'te yayınladıkları "sound of zZz" adlı albümleri spin magazine ve hustler'da övgüyle bahsedildi.önümüzdeki günlerde Franz Ferdinand ve Fatboy Slim gibi isimlere konserlerinde eşlik edecekler.
house of sin mp3
ecstasy mp3
lucy mp3
sweet sex mp3
laptoplu süperstar gençliği:munch munch
az sonra siz saygıdeğer takipçilerimize takdim edeceğimiz ikili günümüz müzik piyasasının görünümü hakkında çok açık ve seçik bir vizyon oluşturuyor.bilgisayar destekli altyapı,çoğuna müzik aleti bile diyemeyeceğimiz ama bir şekilde müziğin içine sokulan aletler,vazgeçilmezlerimiz davul-gitar ikilisi,bazı otantik çalgılar(kitara vb.)ve iki çılgın beyin.Thomas Carrell ve Richard Manber Bristol'da yaşadıkları daireyi bir kayıt stüdyosuna dönüştürürler ve kendilerini olabildiğince özgür bırakarak icra ettikleri müzikleriyle beyinlerimize saldırıya başlarlar.sanıyorum ki yeni millenyumun savaşları bu şekilde olacak.birileri virüsü yaratacak birileri de bu virüsü diğerlerine bulaştırmaya çalışacak.biz bu ikilinin müziklerini etiketlemeye çalışmanın gerçekten anlamsız olduğuna karar verdik.ya da isteyene şöyle de diyebiliriz:noisy punky powerpop.
munch munch myspace
bildiğin punk işte:BLACK LİPS
Atlanta'dan çıkma psychedelic garage punk dörtlüsü Vice Records'tan çıkardıkları Los Valientes del Mundo Nuevo adlı albümün ardından şu sıralar avrupanın çeşitli kentlerinde konserler vermekle meşguller.oldukça eğlenceli harifler.fazlasıyla junky tavırlar içinde sahneden dinleyicilere aktardıkları pozitif elektrikle dünyanın kıçına tekmeyi yapıştırma hissi uyandırıyorlar.üç beş akorla idare eden grup elemanlarını tanıyalım:joe bradley(vocals-drums),jared swilley(vocals-bass),ian st.pe(guitar),cole alexander(vocals-guitar)
mp3 stranger
mp3 not a problem
myspace
mekanın cennet olsun John MacIsaac
Southampton'dan çıkmış punk rock fırtınası Mach Schau,vokalistleri John MacIsaac'in ani ölümüyle şokta.elbette biz sevenleri de şok geçiriyoruz.söyleyecek pek fazla kelime yok.umarım diğer tarafta joe strummer ile buluşursun.onun anısına,saygıyla...
number 28
number 28
everybody's got their own part to play
Shannon Wright'ın yeni albümü Let in the Light albümünden harika bir parça.şu sıralar en çok dinlediğim şarkı.bu hatun daha çok tanınmalıydı bence.
shannon wright-everybody's got their own part to play mp3
Shannon Wright hakkında Pınar Üzeltüzenci'nin yazdığı yazıyada aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
murakabelerden hallice...shannon wright
PELA:last exit from brooklyn
pela:
Billy McCarthy - Vocals, Guitar Nate “Natron” Martinez - Guitar
Eric Sanderson - Bass, Vocals Tomislav Zovich - Drums, Vocals
bazı gruplar gerçekten çok zor şartlarda varolma savaşı verir,tırnağıyla kazıya kazıya derler ya(böyle mi denir gerçekten)işte PELA böyle adamların oluşturduğu bir grup.orda burda düğünlerde polka çalarak kah times square meydanında kravat satarak para biriktiren genç delikanlılar ilk albümleri Anytown Graffiti ile brooklyn müzik camiasında biz de varız diyorlar.müzikten anlıyorsak eğer bu grup çok kısa zamanda iyi bir hayran kitlesi edineceklerdir.
şarkı sözleri gayet güzel ve anlamlı.bağımlılık,izolasyon,yalnızlık,kırık kalpler hakkında yazdıkları şarkılar hemencecik ruhunuzu ele geçirmeye aday.
pela-episodes mp3
pela myspace
pela web
ONCE:how often do you find the right person?
bu filmi en kısa zamanda sinemalarımızda görmek istiyoruz.daha filmi görmeden müziklerini dinleyip gözyaşlarımızı koyverdik.sonuçta bu şarkıları dublin sokaklarında geçen bir aşk hikayesini izlerken dinlediğimizde neler olacak tahmin bile edemiyoruz.filmin başrollerinde iki müzisyen var.İrlanda indie müzik camiasının sevilen grubu Frames'ten Glen Hansard ,Dublin'de şarkılarını kaydetmenin hayalini kuran,kimi zaman babasının elektrik süpürgesi tamirat atölyesinde çalışan, çoğu zamanda Dublin sokaklarında şarkı söyleyip gitar çalan sokak müzisyenini canlandırıyor filmde.sevgilisinin onu terkedip Londra'ya gitmesinin ardından doğu avrupalı bir göçmen kızla karşılaşıyor.Güller satan ve aynı zamanda evlerde temizlikçilik yapan göçmen kızı,Çek asıllı müzisyen şarkı sözü yazarı Marketa Irglova canlandırıyor.basit bir fakir kız fakir oğlan aşkı,onları biraraya getiren de müzik oluyor.filmin yönetmeni John Carney yıllarca Frames grubunda bas çalmış.Glenn ve Marketa'nın da daha önce beraber Swell Season isimli bir albüm çıkardıklarını biliyoruz.birbirlerini iyi tanıyan insanların uyumuyla harika bir film ortaya çıkmış söylenenlere göre.bunun kanıtı da Sundance Film Festivalinde aldıkları seyirci ödülü.
swell season mp3
falling slowly mp3
web
love of diagrams
2001 yılından beri avustralya indie müzik piyasası içinde yeralmaya çalışan melbourne menşeili Love of Diagrams,Matador Music çıkışlı Mosaic albümüyle,post-punk severleri etkilemeye çalışıyor.müziklerinde new york çıkışlı no-wave etkisi açıkça görülüyor.sonic youth,electrelane,roger sisters,stereolab,pretty girls make graves gibi gruplara konserlerinde eşlik etmişler.grubun vokal gücünü bassist antonia sellbach ve gitarist luke norton oluşturuyor.davulda monika fikerle'yi görüyoruz ve hayran oluyoruz kendisine.pixies,joy division,siouxie ve gang of four'a benzetilmek her gruba nasip olmaz herhalde.
love of diagrams-pace or the patience
love of diagrams myspace
ağır abi yeniden:Michael J.Sheehy
Dream City Film Club dağıldıktan sonra kendi başına bişeyler yapmaya çalışan michael j.sheehy beş yıllık bir aradan sonra red eye music etiketiyle yeni albümü Ghost on the Motorway'i piyasaya sürdü.müzik otoriteleri tarafından şu ana kadar yaptığı en iyi kayıt olarak nitelenen albüm
herzamanki gibikaranlık,melankolik,
country,folk,blues esintileri taşımakta.
sıcak yaz gecelerinde yıldızlar altında dinlenmesi uygun olacaktır.geçen bunca seneden sonra tamamen kel ve kendisine pek bi yakıştırdığımız bıyığıyla arz-ı endam etmekte.
michael j.sheehy-ghost on the motorway mp3
on record:eagle*seagull
2004 yılında kurulan eagle*seagull, 2005 tarihli eagle seagull adlı(selftitled olayı)albümlerinde o kadar güzel şarkılara yer verdiler ki sanırım şu an ikinci albüm sendromunu en çok yaşayan gruplardan olmalı.Eli Mardock , ikinci albümlerinin yapımcılığını Ryan Hadlock'a teslim etmiş ki bu arkadaş Blonde Redhead,Stephen Malkmus,Strokes gibi isimlerle çalışmış.çok sıkı bir eagle seagull albümü yoldadır diyebiliriz.şu ana kadar bu grubu duymamış arkadaşlara da ellerini çabuk tutmalarını tavsiye ediyoruz.azıcık araştırırsanız oradan buradan şarkıları indirip keyfinize keyif katabilirsiniz.hemen şuracıkta da vincent moon imzalı special edition klibi izleyiverin:the death could be at the door.
eagle seagull myspace
eagle seagull myspace
birthmorning
mide bulantısı,kusmuk ve üstüne biraz asit.sabahın erken saatlerinde çalan telefon sesiyle uyandım.arayan babamdı.sesini duyunca mutlu oldum,sanırım gözlerim yaşardı.iyi günler oğlum.belli etmiyordu ama anneme telefonu verdiğinde ağladığını biliyordum.kendini tutamayacak kadar tıkandığı anlarda,aceleyle lafını bitirmeden ahizeyi anneme uzatıyordu.annemin yumuşak sesini duyduğumda içimden birşey kopar gibi oldu.herzamanki gibi doğumumu ilk kutlayan ailem olmuştu.başka telefon beklemiyordum.
benim biricik ailem.onların ne kadar muhteşem yaratıklar olduğunu keşfetmem yıllarımı aldı.yıllarca aptalca üzdüm onları.şimdi kayıp giden onca fırsatın ızdırabını çekiyorum galiba.
elbiselerimi apartopar giydim.bu boğucu ve havasız odada daha fazla kalmaya tahammül edemeyecektim.teslim etmem gereken videocdleri de yanıma alarak kendimi güneşe ve temiz havaya teslim ettim.mp3 çalarımdan kulağıma ulaşan melodiler eşliğinde kedileri takip ederek yürümeye başladım.
kiralık filmler bulunduran dükkana ulaştığımda tezgahtar kız temizlik yapıyordu.beni görünce gülümseyerek, günaydın dedi.bu dükkanın çok yeni müşterisi olmama rağmen kız olması gerekenden fazla samimi davranıyordu.bütün müşterilere böyle mi davranıyordu yoksa benim hakkımda bilmediğim düşünceler mi taşıyordu aklında.umursamadım.zaten ilgimi çekecek kadar güzel değildi.filmleri teslim edip sahile yöneldim.
deniz kenarındaki oturma yerlerinden birine kıçımı yerleştirdim.the calypso,limandaki tek büyük yolcu gemisiydi.birkaç balıkçı teknesi ve balıkçılar kahvesine doğru baktım.bazı insanlar yavaş yavaş kımıldanmaya başlamıştı ve bu sahilin sakinliğini rahatsız ediyordu.kahvaltı bile etmeden soğuk bir birayla güne başlayayım dedim kendime ve tereddüt etmeden küçük şirin bir köpeğin peşine takılarak balıkçılar kahvesine doğru yürümeye başladım.
benim biricik ailem.onların ne kadar muhteşem yaratıklar olduğunu keşfetmem yıllarımı aldı.yıllarca aptalca üzdüm onları.şimdi kayıp giden onca fırsatın ızdırabını çekiyorum galiba.
elbiselerimi apartopar giydim.bu boğucu ve havasız odada daha fazla kalmaya tahammül edemeyecektim.teslim etmem gereken videocdleri de yanıma alarak kendimi güneşe ve temiz havaya teslim ettim.mp3 çalarımdan kulağıma ulaşan melodiler eşliğinde kedileri takip ederek yürümeye başladım.
kiralık filmler bulunduran dükkana ulaştığımda tezgahtar kız temizlik yapıyordu.beni görünce gülümseyerek, günaydın dedi.bu dükkanın çok yeni müşterisi olmama rağmen kız olması gerekenden fazla samimi davranıyordu.bütün müşterilere böyle mi davranıyordu yoksa benim hakkımda bilmediğim düşünceler mi taşıyordu aklında.umursamadım.zaten ilgimi çekecek kadar güzel değildi.filmleri teslim edip sahile yöneldim.
deniz kenarındaki oturma yerlerinden birine kıçımı yerleştirdim.the calypso,limandaki tek büyük yolcu gemisiydi.birkaç balıkçı teknesi ve balıkçılar kahvesine doğru baktım.bazı insanlar yavaş yavaş kımıldanmaya başlamıştı ve bu sahilin sakinliğini rahatsız ediyordu.kahvaltı bile etmeden soğuk bir birayla güne başlayayım dedim kendime ve tereddüt etmeden küçük şirin bir köpeğin peşine takılarak balıkçılar kahvesine doğru yürümeye başladım.
helio sequence
portland oregon'dan helio sequence:
vocals/guitar:Brendon Summers
keyboard/drums:Benjamin Weikel
(Benjamin aynı zamanda Modest Mouse grubunda yeralmakta)
grup ilk olarak 1999 yılında Accelerated Slow Motion Cinema isimli bir EP ile müzik piyasasına adım atar.ardından 2000 yılında Com Plex ve 2001'de Young Effectuals albümleri peşpeşe müzikseverlere takdimedilir.son olarak 2004 yılında Love and Distance albümüyle bizi kalbimizden vurmayı başarırlar.
vermillion lies
vermillion lies, 2004 yılında monterey california'da şekillenmiş bir oluşum.iki gün arayla dünyaya gelmiş ikiz kızkardeşlerin çekirdeğini oluşturduğu bu grubu evirip çeviren kişi ise dünyanın en cool adamlarıyla çalışmayı tercih eden myles boisen.
myles, 2004 grammy adaylığı bulunan tiger lillies and kronos quartet albümü "gorey end"in yapımcılığının yanısıra tom waits,john zorn ve david lynch gibi isimlerle çalışmış.kim ve zoe boekbinder kardeşlerin harika albümü seperated by birth'ün yapımcılığını üstlenmesiyle takdirimizi kazanmıştır.ikilimizin müziklerinden bahsedersek,dresden dolls çizgisinde folk rock kabaret tarzında neşeli bir müzik.tavaların,çaydanlıkların,oyuncak piyanoların katılımıyla oldukça şenlikli bir havaya dönüşüyor vermillion lies.grubun tanınmaya başlamasının ardından vermillion sisters isimli bir fan grubu oluşmuş.bu kızlar vermillion lies şovlarına katılıyor,seksi dans hareketleriyle vokallere eşlik ediyorlar.
vermillion lies-circus fish mp3
be good!
otelin önündeki küçük parkta bir litrelik biramı yudumluyordum.restorandaki yemek bitmek üzereydi.yalnızlığıma içtim.soğuk soğuk yudumladım.
bugün yeni converse ayakkabılarımla birlikte tam bir punk gibi görünüyordum.kılık kıyafetimden hoşlanıyordum.yalnız ama umudunu yitirmemiş bir punk gibi tenim havanın akşam serinliğinden titrerken,bazı anlarımın gerçekten kusursuz güzellikte olduğunu düşündüm.beynimi iyice uyuşturduğum zamanlar ve bedenimi sahte dünyadan iyice uzaklaştırdığım anlar...
aç gözlü bir yaratık gibi geğirdim:sesli şekilde.bugün bir arkadaşım bana:o kadar da kötü durumda değilsin,kendine haksızlık ediyorsun,demişti.haklı olabilirdi.ama ben şeytanın ta kendisiydim sanki.herşey ne kadar kusursuz görünürse görünsün daha fazlasını isteyeceğimden emindim.asla varolanla yetinmeyi öğrenemeyecektim.
biliyordum ki daha iyisi mümkün.
şu an sahip olduğum şeylerin en ufak değeri yoktu gözümde.holly fuck!yeraltında yaşam yok siz gözlerinizi açmadığınız müddetçe.
bugün yeni converse ayakkabılarımla birlikte tam bir punk gibi görünüyordum.kılık kıyafetimden hoşlanıyordum.yalnız ama umudunu yitirmemiş bir punk gibi tenim havanın akşam serinliğinden titrerken,bazı anlarımın gerçekten kusursuz güzellikte olduğunu düşündüm.beynimi iyice uyuşturduğum zamanlar ve bedenimi sahte dünyadan iyice uzaklaştırdığım anlar...
aç gözlü bir yaratık gibi geğirdim:sesli şekilde.bugün bir arkadaşım bana:o kadar da kötü durumda değilsin,kendine haksızlık ediyorsun,demişti.haklı olabilirdi.ama ben şeytanın ta kendisiydim sanki.herşey ne kadar kusursuz görünürse görünsün daha fazlasını isteyeceğimden emindim.asla varolanla yetinmeyi öğrenemeyecektim.
biliyordum ki daha iyisi mümkün.
şu an sahip olduğum şeylerin en ufak değeri yoktu gözümde.holly fuck!yeraltında yaşam yok siz gözlerinizi açmadığınız müddetçe.
Subscribe to:
Posts (Atom)