unspoken cinema


İhtiyacımız olan şey fanatizm.Biraz öfke,biraz şiddet,bağlılık ve sadakat.ölene kadar ya da sonsuza...Biraz ya da fazlasıyla tutku.Kim olduğumuzu ne olduğumuzu umursamadan bağırmak ve şarkılar söylemek,küfür etmek karşı tarafa...kızmak yok.oyun oynamıyor muyuz yoksa?

Bu sefer de biz kazandık işte ne olmuş yani?Asaletimizi yeniden hatırlattık çapulcular takımına.Eze eze yendi Galatasaray Feneri dün gece.ibre sarı kırmızıyı işaret ediyor ve belliydi maçın galibi,oyunun hemen başında.Karnımız aç olabilirdi ama mutluyduk,biraradaydık ve güçlü hissediyorduk kendimizi.Yalnız değildik ve sadece kardeştik aynı renklere tutkulu.

Bazen tüm bu tutkuyu ve bağlılığı insanlık adına gösterememiş olmamızın hüznünü yaşarım.Böyle bir şeyibaşarabilir miyiz?Bu mümkün mü?Tam olarak bilemesem de umut var diyorum.

Fanzinlerin satışından elde ettiğim para 13.50 lira idi.sahip olduğum bütün para.Sabah erkenden uyanır uyanmaz ilk iş olarak gazete bayiine koşup bir gazete aldım.hemen eve gelip iş ilanları sayfasını incelemeye başladım.Günlerdir ölmek istiyordum,karnım açtı ve param tükenmişti.Belki bana uygun bir iş ilanı,bir umut olabilir ve direncim artar diye düşünüyordum.sonra birden my hotel'in ilanını görünce heyecanlandım.toparlanıp banyo yaptım ,traş oldum.Takım elbiselerimi de giyince iş görüşmesi için hazır halde gördüm kendimi.Biraz parfüm sıkıp sağıma soluma cvmi de alıp yanına sokağa attım kendimi.hızlı adımlarla yürümeye başladım.Otel evime 20 dakikalık yürüme mesafesindeydi,bu iş olursa yol parası da vermem diye düşündüm yolda ilerlerken.hiçbirşeyi görmeden nefes nefese yürüdüm.oldukça şık görünümlü otelin kapısından içeriye girip resepsiyon deskine yaklaştım.görevliye ne için geldiğimi anlatıp cv uzattım.Lobideki şık masalardan birinde beklemeye aldılar beni,fazla bekletilmeden yanıma bir yetkili geldi.gayet iyi geçen bir görüşmeden sonra işe uygun olduğumu ancak işe ilk başvuran kişi olduğum için biraz beklemem gerektiğini söyledi.Cumartesi gününe kadar yani bir hafta sonra bütün başvuranlar arasından tek bir kişi seçilecekti.Şans ya da Tanrı dediğimiz şeyin bir oyunu muydu?Bilmiyorum.tek bildiğim bazen beklemem gerektiği.Geçen gün içimden bir ses "Bir gün ölmek istemeyeceksin" demişti.Bu sabah ilk kez iş görüşmesi sonrası eve döndüğümde salondaki eski kanapenin üzerinden camı açarak başımı sokağa uzattım ve seslendim:Sen ey sokak,Lütfen beni öldürme...

no mans land


utanç.nasıl bir duygu?utanıyor muyuz?kimden?

kendimizden bile?

ya da kedimizden.

kedimizin yanında sevişmekten utanıyor muyuz?

evde çıplak dolaşmak rahatsız mı ediyor seni?

neden ki?kim görüyor?

şu utanç dediğin korku olmasın sakın!

sakın oranı buranı açma yoksa keserler seni

bu sakallılar evet.yapar bunlar çok fena yapar.

açıkta bişey görmeye dayanamıyorlar.

etkileniyorlar abi herkes sen ve ben değil ki

sıcakta da öyle dolaşılmaz ki canım

bedenden utanmak apayrı bir mevzu zaten.

lan niye?

onu bunu bırak bari düşüncelerinden utanma

BEDENİN neyse de düşüncelerin senin.

yalan mı?

sen düşünüyorsun işte

açık seçik senin ağzından çıkıyorsa

senin düşüncelerindir bunlar

ha yine korkuyorsun öyle mi?

düşündüklerini de söyletmiyor di mi bu amcalar?

utan diyorlar sana.böyle düşündüğün için utanç duymalısın.

tükürülmeli suratına.

hadi tükürün.herkes tükürsün.

ya her laflarına verecek bir cevabın varsa...

a işte o zaman utanma.konuş dostum.

ve onlardan da korkma.onlar hiçbirşey yapamazlar sana.

korkarlar bu sefer.senin bilginden korkup en kuytu köşelere
kaçacaklar.şimdi siktiret onları ve özgürce düşün.

yaşam bizim.onlar koca bir hiç.

cennetin arka bahçesi


geçen yıl mart ayında başlamıştım bu işe.neredeyse bir yıl olmak üzere.lanet bir kriz,lanet bir işsizlik,lanet bir depresyonun ardından yeni bir otel,yeni bir sahil ve yeni bir başlangıç yapma fırsatı geçmişti elime.çalışmaya başladım.kaldığım oda güzeldi.yemekler iyiydi.resepsiyonda beklerken canım sıkılmıyordu.sahil istediğim gibi sessiz ve sakindi.Habib Bektaş'ın bir kitabını okumaya başlamıştım o günlerde :"Cennetin Arka Bahçesi".Çok hoşuma gitmişti bu isim ve ne kadar kalacağımı bilmediğim bu çevreyi bu isimle adlandırdım.Burası benim cennetimin arka bahçesi olacaktı.Benim için çok önemli bir seneydi 2009.bu yıl içerisinde çok önemli bir değişim yaşayacağımı biliyordum ama ne zaman?nasıl?ve kimin etkisiyle?bunlar belirsizdi.beklemeye başladım.Her türlü olasılığa karşı bir B planım vardı elbette.Bu civarlarda ucuz kiralık evler vardı.Bir tanesine yerleşebilirdim.Sessiz,sakin,beni seven bir kız da bulabilirdim.Yaşayıp giderdim işte hiç kimseye bulaşmadan.Ailemin baskısı beni tüketmişti neredeyse.Sürekli evlenip bir yuva kurmam için ısrar ediyorlardı.Onları anlayabiliyordum ama ben asi ruhlu bir insandım sonuçta.Özgürlüğe tutkuluydum,serseriydim,kalbim kolay hizaya gelmiyordu ve durmuyordum.Durdurulamıyordum.Ancak bir benzerim öldürebilir beni derler ya aynen öyle benim durumum.Hoş ,bir benzerim çıksa zaten karşıma ,beni öldürmez ve yaşatmak için elinden geleni yapar o da ayrı mesele. Bu şartlarda nasıl ailemin istediği gibi bir yuva kurabilirim bilemiyordum doğrusu.Annem kafama silahı dayamıştı ve şöyle demişti:"sana 12 ay süre.ya kendine uygun brini bulursun ya da benim bulduğumu kabul etmek zorunda kalırsın.yoksa öldürürüm seni."Ahh anne ah dedim içimden.bu dediğin kolay mı sanıyorsun?Bir kere ben sürekl değişen bir insanım.inanılmaz şekilde dengesiz davranışlarım var.para biriktirmeyi sevmem,günü gününe yaşarım.Ne bir kızın bana ayak uydurabilmesi mümkün,ne de benim bir kızın sorumuluğunu taşıyabilmem mümkün.Annem de biliyordu aslında gerçekleri ama sırf ben adam olabileyim diye istiyordu evlenmemi.Ben mutluyum anne dedim ona sen üzülme, bu hayat benim seçimim biliyorsun ve ne kadar inatçı olduğumu da bilirsin.Lütfen bana karışma.

İşte bu şekilde bir durumda yeni işime başlamıştım.Herzaman ve heryerde olduğu gibi yine bütün ilgi üzerimdeydi.Nedir bu bilemiyorum ki çok mu farklıyım insanlardan?Gayet normal bir insan gibi hareket ettiğimi düşünüyordum,yani çılgınlık yapmadığım zamanlarda,işteyken falan gayet düzgün bir adamdım yani.abartılacak bir durum yoktu.Otelin muhasebecisi beni görür görmez etkilendi ve benim başıma ağrılar girmeye başladı yine.Hiçkimsenin benimle ilgili gelecek planları yapmasını istemiyordum.İlgisine karşılık vermedim ,soğuk ve mesafeli davranmaya başladım.Bu onu daha da delirtti ve daha çok üstüme gelmeye başladı.Sürekli benimle konuşmaya çalışıyor,bişeyler anlatıyor,ben önümdeki ekrana bakıyor,ne dediğini dinlemiyordum.Başıma ağrılar giriyor ve ben kimseyle konuşmak istemiyordum.

Bir çıkış yolu bulabilir miyim acaba bu cehennemden ?diye düşünmeye başladım.Canım sıkıldıkça proje üreten bir zihnim vardı.Bak bu iyi değil aslında şöyle şöyle yapsak daha iyi olur gibi çözümler zihnimde beliriveriyordu.Boş duvarlar rahatsız ediyordu beni ve hemen stencil yapma isteği doğuyordu içimde.Bir fanzin hazırlıyordum uzunca bir süredir ve bu fanzinin doğumu gibi,gelişmesi ve büyümesi de söz konusuydu.Recorded Papers demiştim bu fanzine ve yeni bir başlangıç ile birlikte yeni sayıyı hazırlamaya başlamıştım.Dedim şunu Facebook'ta bir güzel tanıtayım.neden?Facebook biraz daha ciddi bir yermiş gibi geldi ilk bakışta.Daha önce tam bir facebook karşıtıydım.popüler olan birçok şeye duyduğum uyuzluktan facebook da nasibini almıştı.neyse uzatmayalım fazla.ben bir profil açtım kendime.Recorded Papers.Fanzinin içeriğine göre de profile detaylar yerleştirdim.İsmim belli olmayacaktı.Fotoğrafım olmayacaktı.Sadece erkek olduğumu ve doğum tarihimi bilecekti insanlar ve tabii ki zevklerimi.Profilimi oluşturduktan sonra da bu fanzinle ilgilenebilecek insanların peşine düştüm.

ederlezi

sahile gidiyorum.her sabah.yürüyorum.kış kendisini hissettirmeye başladı iki gündür.müzik dinliyorum.midem boş.sabah bir parça peynir yedim sadece.biraz pekmez,biraz tahin karışımı ve çay.son günlerde çok çay içmeye başladım.bu gidişle sadece çay ile yaşayabileceğim gibi.bazen ton balığı ziyafeti çekiyorum kendime.çok iyi geliyor.düşünüyorum yürürken.sonra yatağıma dönüp düş kuruyorum.bişeyler yazıyorum defterime,kitap okuyorum çok sıkılınca.sonra da uyku.
bugün saat dört gibi telefon çaldı.şaşırdım.arkadaşların geldi dedi telefondaki kadın.
izmirden arkadaşlar.iyi arkadaşlar.dengesizler ama iyiler.hatırlıyorlar beni.merak etmişler.gelmişler...
uykulu gözlerle giyinip yanlarına gittim.
"delisiniz oğlum siz"
"bir görelim dedik,bakalım, ne durumdasın?"
"iyiyim abi.çok iyi.siz neler yapıyosunuz?"
"iş güç koşturuyoruz"dediler.
"hadi sahile doğru gidelim"dedim.
hava bulutlu ve soğuk.deniz çarşaf gibi,kaygan ve sakin.hepimizi yutacak gibi bekliyor.sokulduk yanına.üç adam.koyu yeşil bişey getirmişler yanlarında.içtik.çok komik herifler.bana "akdeniz akşamları"isimli şarkıyı söylediler.gülümsedim.konuştuk biraz hayat hakkında sonra bu civardaki tek çay bahçesine gidip çay içtik.gazetelere baktık.arkadaşlarımdan biri küçük bir kargı parçası diye tutturdu.anlam veremedim.mekan sahibinin yardımıyla istediği ölçülerde kargı parçasını elde etti.bir de bıçak aldı ve orasını burasını yontmaya çalıştı.ne yaptığıyla ilgilenmiyordum,gazetelere dalmıştı gözlerim.işini bitirdikten sonra kalkalım dedi,kalktık.küçük bir su şişesi aldılar yanlarına.anladım.bunlar çılgın.hiç durmayacaklar.yeniden deniz kıyısına geldik.beş dakikada işlerini hallettiler.baktım.
"delisiniz oğlum siz.şurada nargile yapacak kadar deli"
"içelim"dediler.
içtik...

We like to move and be moved; we like to dance and feel rhythmic.


Bethany ve Amanda,Los Angeles'ta yaşayan iki tatlı kız.müzikleri ruhuma iyi geliyor.Pocahaunted isimli bir oluşumun içerisindeler şu an.Sabah vakti hava şöyle biraz bulutlu,biraz güneşli ise,sahildeysek,martılar uçuşuyorsa,derdiniz tasanız da yoksa,kafanız alabildiğine temiz ve berrak,müzik kulağınızdan içeriye süzülmeye başladığında derin bir "ohh"çekebilmek için neler vermek istersiniz?bunun bedeli çok ağır,inanın ki herkesin harcı değil.paranız yetmez onu söyleyeyim.parayla satın alamazsınız.çok değerli bir şeyi vermeniz gerekli ama ne olduğunu söyleyemem.öyle her şeyi ulu orta konuşmak da pek iyi değil aslında.Pocahaunted oluşturucuları ile çok ortak noktam var.Mesela Jodorowsky.Onlar California caddelerindeki "El Topo".anladınız mı?başka söze gerek yok.indirin.
PASSAGE indir