cennetin arka bahçesi


geçen yıl mart ayında başlamıştım bu işe.neredeyse bir yıl olmak üzere.lanet bir kriz,lanet bir işsizlik,lanet bir depresyonun ardından yeni bir otel,yeni bir sahil ve yeni bir başlangıç yapma fırsatı geçmişti elime.çalışmaya başladım.kaldığım oda güzeldi.yemekler iyiydi.resepsiyonda beklerken canım sıkılmıyordu.sahil istediğim gibi sessiz ve sakindi.Habib Bektaş'ın bir kitabını okumaya başlamıştım o günlerde :"Cennetin Arka Bahçesi".Çok hoşuma gitmişti bu isim ve ne kadar kalacağımı bilmediğim bu çevreyi bu isimle adlandırdım.Burası benim cennetimin arka bahçesi olacaktı.Benim için çok önemli bir seneydi 2009.bu yıl içerisinde çok önemli bir değişim yaşayacağımı biliyordum ama ne zaman?nasıl?ve kimin etkisiyle?bunlar belirsizdi.beklemeye başladım.Her türlü olasılığa karşı bir B planım vardı elbette.Bu civarlarda ucuz kiralık evler vardı.Bir tanesine yerleşebilirdim.Sessiz,sakin,beni seven bir kız da bulabilirdim.Yaşayıp giderdim işte hiç kimseye bulaşmadan.Ailemin baskısı beni tüketmişti neredeyse.Sürekli evlenip bir yuva kurmam için ısrar ediyorlardı.Onları anlayabiliyordum ama ben asi ruhlu bir insandım sonuçta.Özgürlüğe tutkuluydum,serseriydim,kalbim kolay hizaya gelmiyordu ve durmuyordum.Durdurulamıyordum.Ancak bir benzerim öldürebilir beni derler ya aynen öyle benim durumum.Hoş ,bir benzerim çıksa zaten karşıma ,beni öldürmez ve yaşatmak için elinden geleni yapar o da ayrı mesele. Bu şartlarda nasıl ailemin istediği gibi bir yuva kurabilirim bilemiyordum doğrusu.Annem kafama silahı dayamıştı ve şöyle demişti:"sana 12 ay süre.ya kendine uygun brini bulursun ya da benim bulduğumu kabul etmek zorunda kalırsın.yoksa öldürürüm seni."Ahh anne ah dedim içimden.bu dediğin kolay mı sanıyorsun?Bir kere ben sürekl değişen bir insanım.inanılmaz şekilde dengesiz davranışlarım var.para biriktirmeyi sevmem,günü gününe yaşarım.Ne bir kızın bana ayak uydurabilmesi mümkün,ne de benim bir kızın sorumuluğunu taşıyabilmem mümkün.Annem de biliyordu aslında gerçekleri ama sırf ben adam olabileyim diye istiyordu evlenmemi.Ben mutluyum anne dedim ona sen üzülme, bu hayat benim seçimim biliyorsun ve ne kadar inatçı olduğumu da bilirsin.Lütfen bana karışma.

İşte bu şekilde bir durumda yeni işime başlamıştım.Herzaman ve heryerde olduğu gibi yine bütün ilgi üzerimdeydi.Nedir bu bilemiyorum ki çok mu farklıyım insanlardan?Gayet normal bir insan gibi hareket ettiğimi düşünüyordum,yani çılgınlık yapmadığım zamanlarda,işteyken falan gayet düzgün bir adamdım yani.abartılacak bir durum yoktu.Otelin muhasebecisi beni görür görmez etkilendi ve benim başıma ağrılar girmeye başladı yine.Hiçkimsenin benimle ilgili gelecek planları yapmasını istemiyordum.İlgisine karşılık vermedim ,soğuk ve mesafeli davranmaya başladım.Bu onu daha da delirtti ve daha çok üstüme gelmeye başladı.Sürekli benimle konuşmaya çalışıyor,bişeyler anlatıyor,ben önümdeki ekrana bakıyor,ne dediğini dinlemiyordum.Başıma ağrılar giriyor ve ben kimseyle konuşmak istemiyordum.

Bir çıkış yolu bulabilir miyim acaba bu cehennemden ?diye düşünmeye başladım.Canım sıkıldıkça proje üreten bir zihnim vardı.Bak bu iyi değil aslında şöyle şöyle yapsak daha iyi olur gibi çözümler zihnimde beliriveriyordu.Boş duvarlar rahatsız ediyordu beni ve hemen stencil yapma isteği doğuyordu içimde.Bir fanzin hazırlıyordum uzunca bir süredir ve bu fanzinin doğumu gibi,gelişmesi ve büyümesi de söz konusuydu.Recorded Papers demiştim bu fanzine ve yeni bir başlangıç ile birlikte yeni sayıyı hazırlamaya başlamıştım.Dedim şunu Facebook'ta bir güzel tanıtayım.neden?Facebook biraz daha ciddi bir yermiş gibi geldi ilk bakışta.Daha önce tam bir facebook karşıtıydım.popüler olan birçok şeye duyduğum uyuzluktan facebook da nasibini almıştı.neyse uzatmayalım fazla.ben bir profil açtım kendime.Recorded Papers.Fanzinin içeriğine göre de profile detaylar yerleştirdim.İsmim belli olmayacaktı.Fotoğrafım olmayacaktı.Sadece erkek olduğumu ve doğum tarihimi bilecekti insanlar ve tabii ki zevklerimi.Profilimi oluşturduktan sonra da bu fanzinle ilgilenebilecek insanların peşine düştüm.

No comments: