Lights in the dusk


Oteldeyim.çalışıyorum.bekliyorum.Bir yandan Aki Kaurismaki'nin Lights in the Dusk isimli filmi önümde duran diz üstü bilgisayara akmakta.Bu bilgisayar benim değil,otel sahiplerinin.Otelde beklerken canım sıkılmasın diye kullanımıma sundular.İşimi aksatmadığım sürece internette sınırsız takılma hakkım var.Otel sahipleri çok iyi insanlar.

Şu anda milyonlarca insan online.Herkes birşeyler yapıyor.Herkes cansıkıntısını giderme derdinde.Birzamanlar benim de canım çok sıkılırdı.Çok fazla şey yapmak isterdim ama önümde engeller bulunurdu.Bu engelleri aşamayacağımı düşünürdüm.Diğer insanlar da öyle.Aslında yapabilecekleri çok şey varken,engelleri gözlerinde fazla büyütüp umutsuzluğa kapılıyorlar,depresyona giriyorlar.

Benim hikayem 1976 yılında başladı.25 Nisan benim doğum günüm.Doğumumla birlikte evimize televizyon girdi,köyün ilk televizyonu.Babam çok sevinmiş,uzun süre çocuk sahibi olamamışlar ve sonunda bir erkek çocuğa sahip olmak onu öyle mutlu etmiş ki paraya kıyıp oğluna televizyon almış.Televizyon aptal kutusudur derler çok bilmişler.İnternet için de benzer şeyler söylenir.Ben böyle ezbere söylenmiş laflara aldırmam.İşime bakarım.Neticeye bakarım.

Televizyon gelince evimize ,benim hayalgücü harekete geçmeye başladı.Hiç ağlamazmışım küçükken.Oturturlarmış tv karşısına sakin sakin otururmuşum.Büyülemiş beni televizyon.Özellikle yayınlanan filmleri çok severdim izlemeyi.Sinema ile tanışmam bu şekilde.Küçük bir köyde daha ne olabilir ki zaten?Okumayı da okula gitmeden öğrendim.Kendi kendini eğitme konusunda doğuştan yetenekliyim.Bizim gibilere "self-taught learner"der ecnebiler.Tüm imkansızlıklara ve engellere rağmen kaosun içinden bir şekilde sıyrılıp yükselmeyi biliriz.Benim engellerim aile içi şiddet ve parasızlık.Muhteşem bir zekanın bilincinde olmak,engellerle karşılaşmak psikolojik ve ruhsal sorunları da beraberinde getirdi.Düşmeye başladım.Mücadele ettikçe ayağım kaydı,tutunamadım.Kimse yardım etmiyordu.Tuhaf olan da buydu zaten.Etrafıma bakınıyordum,birileri birilerinin elinden tutup rahata erdiriyordu.Peki beni neden kimse farketmiyor?Aklımda binlerce soru ve yalnızlık.

Küçük yaşlardan itibaren hayal kuran bir insanım.Çok şey istedim.İlk isteğim oyuncu olmaktı.Filmlerdeki artizler gibi olmayı düşledim.Sonra baktım ki yönetmen diye bir şey var.Tüm bu güzel filmleri yaratan zekaya sahip sanatçı.Hedefim yönetmen olmak oldu.Bu hedefimi en üst noktaya yerleştirdim.Zamanla yönetmen olmak için birçok şey olmak gerektiğini öğrendim.Bir yazar,bir filozof,bir psikolog,bir ressam,bir fotoğrafçı,bir müzisyen,bir sosyolog...liste uzayıp gidiyordu ve böylece kendime çok zor bir hedef koyduğumun farkına vardım.Yönetmen olmak çok zor bir işmiş ama olsun.Bu dünyada yapacak başka bir işim yoktu.Kaybedecek bir şeyim de yoktu.Dipteydim zaten.

Kendime tamamıyla izole edilmiş bir dünya yarattım.Dış dünyanın dünyama zarar vermesini istemiyordum.Çok zorunlu olmadıkça dış dünyaya müdahale etmiyordum.İlk olarak gözlemlemeye başladım.Hayatın içinde bir hayalet gibi dolaşarak tanımaya çalıştım.Şehirlerin en uç noktalarında,varoşlarda,köylerde,sahil kentlerinde,metropollerin en işlek caddelerinde,zenginlerin keyif yaptıkları yerlerde yavaş yavaş yürüdüm ve izledim.Bu yaptığım basit bir kaydetme işlemiydi.Bir gün gelecek bu kayıtlar çok işime yarayacaktı.biliyordum.hep bildim.Ama onlar bilmiyordu.onlar yani benim dışımdakiler.Deli dediler bana,hayalci dediler,sonun kötü olacak dediler,aklını başına topla düzene uy dediler.Onları dinleseydim ne olacaktı biliyor musunuz?Ben biliyorum.evli olacaktım şu an.belki iki tane çocuk olurdu.Muhtemelen sevmediğim biriyle evlenmiş olurdum.Depresyonda olacaktım ve kurtulamayacaktım.Yüzümde daha çok kırışıklık olacaktı,bu kadar genç gözükmeyecektim.bunları biliyorum çünkü aynı yaştaki diğer arkadaşlarım aynen böyle oldular ve mutsuzlar.Ben ise hala hayalimin peşindeyim.Hedefime doğru emin adımlarla ilerlemekteyim.

Bir gün Aki Kaurismaki gibi büyük bir yönetmen olmayı diliyorum hatta ondan daha iyi.Onun yaşamını örnek aldım.Bulaşıkçılık ve garsonluk yaparak bir yerlere gelmiş.Sonunda yapımcı olan ağabeyinin yardımıyla yönetmenliğe ulaşmış.Benim bir ağabeyim yok.Tek çocuğum ben.


Bu kadar şeyi neden yazıyorum?

Çok basit:Kardeşler arıyorum.Benim kardeşim olur musunuz?


No comments: